22 Ekim 2019 Salı

Ağaç Ev Sohbetleri - 8


Ufak bir zaman buldum ve hemen Ağaç ev sorusunu cevaplamak istedim. Bu hafta sorumuz İrem Can'dan geldi. Sevgili Deep'imiz de soruyu yayınladı.. Daha önce duyuru yapmıştım. Bu ara yoğunluktan dolayı Taha da ben de girip pek fazla ilgilenemiyoruz bloggerla ve Ağaç Ev'in daim kalması için bunu isteyen arkadaşlarla beraber devam ettireceğiz.. 

Soru: "Ölmeden önce yapılacak listende neler var? Ya da sadece bir yıl ömrün kaldığını söyleseler ölmeden önce neler yapardın?"

Aslında bu benim çok korktuğum bir soru. Çünkü bir "Bucket list" imin olması gerektiğini düşünüp bir türlü de yapmam o listeyi. Çünkü benim elimde değil gibi geliyor planlarım.

Son bir yılım kalsa hayır hasenat yapar, ahirete çalışırdım herhalde. 

Ki aslında bu sorunun cevabı benim için şu şekilde olmalı. Zaten her günü son günümmüş gibi yaşıyorum. Her gece uykuya dalarken "Sabah uyanamayabilirim" diyorum kendime. 

Her şey akıyor, zaman geçiyor.. Ne zaman öleceğimiz o kadar belirsiz ki, çok fazla ileriye dönük isteğim yok. Daha doğrusu dünyaya dair bir isteğim yok. Ben kendimi bulmakla meşgulüm. Kendimi olabildiğince geliştirmekle meşgulüm. İçsel huzur ve içsel tatminlik.. İnsanın kendi içindeki dengeler önemli benim için. 

Dünyada yapamazsam içimde kalacak bir arzu yok.. Yaşamam ne gerekiyorsa yaşayacağım. Faydalı olmak isterim ama. Montessori de bu yüzden karşıma çıktı belki, diyorum. Çocuklara, geleceğe bir iz bırakmak. Onların hayatında doğru bir rol oynamak benim için faydalı bir iş yapmanın hazzı olabilir.

Son bir yılım var deyip yabanice arzularımı doyurmaya kalkmazdım. Yani şu ülkeyi de göreyim, şunu de yapayım demezdim.. Belki sonuçlarını düşünmezdim sadece yaptığım şeylerin. 

Zaten hayata karşı cesur biriyim. "Aman ne olursa olsun, ben bunu yapacağım" dediğim anlar çoktur. 

Yine de dünyada yapmak istediğim şeyler şöyle olabilir;
-Birini delice sevmek, aşık olmak.
-Evlenmek.
-Sevdiğim kişiyle salaş, sıcak mekanlar keşfetmek.. Dizine yatmak, saatlerce konuşmak.
-Gizli bir yazar olmak.
-Paris'te kruvasan, İtalya'da makarna ve pizza yemek.
-Fransa'dan parfümler, kremler almak ve gece uyumadan önce bakımımı yaparak uyumak :D
-Range Rover'a binmek olabilir. Niyeyse bu arabalara karşı farklı bir tutkum var.
-Tam bir entellektüel olmak isterdim. Filmler, kitaplar, müzikler ve yemekler benden sorulsun isterdim :)

Zorluyorum ama pek bir şey çıkmıyor. Üniversitede bunu sorsaydınız "Dünya'yı gezmek" derdim. Karavanla ya da trenle olabilirdi. Lakin şuan bunu gereksiz görüyorum. Tabiki yine gitmek isterim ama gitmek için özel bir çaba göstermem. 

Bu ara coşkulu olmak yerine görevime odaklanmış vaziyetteyim. Ödevlerimi tamamlıyorum. Kursa gidip eve dönüyorum. İstanbul'dayım ama henüz çıkıp da bir İstanbul gezisi yapmadım. 

Heyy İstanbul'da yaşayanlar. Bana önerileriniz neler? Sevdiğiniz mekanları önerir misiniz?? Yoksa ben kendim mi geze geze keşfedeyim :)

Sevgiler
Edischar

18 Ekim 2019 Cuma

Ağaç Ev Duyuru !


Merhabaa. Odamdaki çoğu eşyam tamamlandı, perdelerim ve sandalyem de geldi. Sizin için bir video hazırlayacaktım ama o kadar çok ödevim var ki.. Yarın ve pazar günü kursum var. Yeni ödevler geliyor. Bu kadar yoğun olmak zor. Blogger ayrı bir emek istiyor.. Üstünkörü yazmak istemiyorum.

Birkaç duyurum var. Taha da ben de çok yoğunuz. Ağaç Ev Sohbetleri'ni nasıl götüreceğiz bilmiyorum. Eğer gönüllü arkadaşlar varsa, konuşulması istenen konuyu edischar@gmail.com üzerinden bana atabilir. Ben de sohbet başlatmak isteyen arkadaşlara onay veririm. Seçmek için değil de ilk yazanın konusu konuşulur. Böylelikle herkes kafasına göre yeni sohbet açmamış olur. Konuyu seçen kişi Ağaç Ev Sohbetleri başlığı altında konuyu ve yazıyı paylaşır. Yine konu pazar günü haber verilir ve pazartesiden itibaren yazarlar fikirlerini paylaşır.

Şimdilik böyle yapalım. Yoksa dağılıp gidecek Ağaç evimiz..

Güzel konular bekliyorum. Şimdiden ellerinize sağlık.

Son hafta Deeptone ve İrem Can'ın yayınladığı Ağaç Ev Sohbetini hala okuyup, cevaplamadıysanız işte LİNK

Edischar

8 Ekim 2019 Salı

Taşınıyorum.


Evet, başlıktan da çok net anlaşıldığı gibi "taşınıyorum" arkadaşlar.
Nisan ayına kadar babama yerleşiyorum. Yani İstanbul'a. Kursum hafta sonları İstanbul'da olduğu için, gidiş geliş problemine çözüm olarak bunu bulduk. Aynı zamanda İstanbul'dan iş de bulacağım. Araştırmalara hemen başladım.

Bambaşka bir dönem başlayacağı belliydi. Ben size sonbahar gelince çalışkanlık oranı artar, iş güç kapısı açılır dememiş miydim? :) Hakkaten de bir hareketlenme söz konusu. Hatta bir depar artma dönemi. Şehir değiştiriyom şehir. Ve ben hiç İstanbul'da yaşamadım.

Bu cuma günü pılımı pırtımı toplayıp babama gidiyorum. Nisan ayında Bursa'ya geri dönmeyi planlıyorum. Sadece kıyafetler ve kitaplarımı alacağım. Yine nereden baksan 2 valizden fazla kıyafetim vardır ama aralarda uğrayabilirim kalan eşyalarımı almak için.

Tabi heyecan var. Kaygı daha çok ama başımdan savmaya çalışıyorum. Ev arkadaşıma daha söylemedim. Söyleyebilecek gibi değilim şuan. Bilmiyorum.

Her şeyin hayırlısını dilemek kalıyor!

Öbür tarafta, montessori çalışmalarına evde başladım. "Doğumdan İtibaren Montessori" diye bir kitap okuyorum şuan.

Tahminimce bu konu çoğunuza sıkıcı geliyor ama hayatım ve yazılarım bu şekilde devam edecek. Fikirlerinizi yorum olarak bırakır mısınız?

Ağaç Ev cevabımı yayınlamaya çalışacağım, ne zaman bilinmez.

Şimdilik hoşçakalın.

Edischar.

2 Ekim 2019 Çarşamba

Ağaç Ev Sohbetleri - 5


Ağaç Ev'de bu hafta :
Bu haftanın tartışma konusu için içimizi yumuş yumuş yapacak bir şey düşündük. Önünüzde boş bir kağıt, doldurun doldurabildiğiniz kadar. Hayatınızda sevdiğiniz ve şükrettiğiniz şeyler, sizi gün içerisinde mutlu eden küçük detaylar nelerdir?

Bu haftaki ağaç ev sohbetim biraz da günlük tadında olacak. Bakalım uzar mı gider mi göreceğiz.

Şuanda central parkta(!) yürüyüş yapmaya takmış durumdayım. Dün gidemedim. Lakin bugün yine kahvaltıyı ve işleri tamamlar tamamlamaz koyuldum yola. Tempolu yürüyerek de spor yapmış oluyorum bir yandan tabi. Bu sefer galiba gerçekten kilo vereceğim. Eski fit günlerime dönmem an meselesi. Biraz gayret ve acı:)


Bu güzel ağaçlar için şükrediyorum.


En güzelinden ağaçların olduğu ve sırtımı da yaslayabildiğim bir yere örtümü serdim. Biraz meyve, salata, kitabım, müziğim ve huzur dolu dakikalar.. İşte buna şükrediyorum. Her gün yeni bir başlangıç ve her gün yeni güzellikler sunuyor hayat. Tam bitti, sıkıldım, derken ışıl ışıl parlıyor gözümün önünde umut. Böyle bir yer keşfedebildiğim için, yürüyebildiğim için, görebildiğim için, anlayabildiğim için şükrediyorum. Fırtına dolu ergenlik yıllarından geçip umutlu ve pozitif bir insana dönüştüğüm için şükrediyorum.

Piknik manzaram için şükrediyorum :D

Şu Amerika'dan gelen meşhur deniz atlı defter ve kalemim için şükrediyorum. 


Sahip olduğum ve olmadığım her şey için şükrediyorum. 


Sağlıklı beslenmeye meraklı olduğum için şükrediyorum :)

Hayallerimde bile tahmin edemeyeceğim kadar güzel ve tarihi bir evde oturduğum için şükrediyorum. Her zaman karnımı doyurabildiğim için.. Hayatta çok güzel fırsatlara sahip olduğum için.. Ailem olduğu için. Kardeşim dediğim insanlar olduğu için.. Üniversiteyi bitirdiğim için. Okuyabildiğim, yazabildiğim için. Ufkumun genişliği için.


Yaşadıklarım, anılarım, anlarım, yaşayacaklarım için şükrediyorum. Hayatı dolu dolu yaşadığım için, olgun düşünebildiğim için şükrediyorum.

Kıyafetlerim, kitaplarım, bilgisayarım, telefonum için şükrediyorum :D Sevdiğim için, sevildiğim için şükrediyorum.

En çok da sağlıklı olduğum için, genç olduğum için, güzel bir hayatım olduğu için şükrediyorum. Azla yetinmeyi bildiğim için, elimdekiyle mutlu olmayı bildiğim için, kendimi keşfetme yolunda olduğum için, hayatımın amacını aradığım için şükrediyorum. Blogum olduğu için, kendimi buralara atıp özgürce yazabildiğim için şükrediyorum.

Görüşmek üzere ^^

Edischar.