Ağaç Ev'i hepimiz çok sevdik. Minderleri seriyoruz, battaniyelerimiz ile sıcacık sohbetler ediyoruz. Bugünkü konu epey ciddi.
İrem Can'a teşekkürlerimi sunuyorum, bu farkındalık içeren soru için. Lütfen konuşmak istediğiniz, yazarlara sormak istediğiniz soruları siz de yorumlarla bize ulaştırın. Belki haftaya sizin sorunuzu konuşuyor oluruz? :)
Bu haftanın sorusu:
Doğamız giderek tehlike sinyalleri veriyor. Küresel ısınma ve çevre kirliliği en had safhada. Bunlar için geri dönüşüm, sıfır atık, daha az tüketim hatta poşetlerin paralı olması gibi önlemler alınıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Geleceğimiz için daha yaşanılır bir dünyayı nasıl sağlayabiliriz?
Konuyla ilgili düşüncelerim biraz çarpıcı gelebilir. Dinlediğim fikirler ve yorumlamalar ışığında ben de kendi çevreye duyarlılığımı geliştirdim.
Uyanışımın ilk yıllarında ciddi derecede efor sarfediyordum. Şehirden köye bile taşınmıştım. Tam o zamanlar bahçede kompost yapma girişimlerim vardı. Sonuçsuz kaldı. Poşet ve plastiği azaltmayı düşündüm. Onda da başarısız oldum. Kendi diş macunum, deodorantım, temizlik malzemelerimi kendim yapmaya çalıştım. Ondan da bir süre sonra caydım.
Alışık olduğum bir hayat, hazıra konuş, tüketim ve alternatif doğal ürünlerin pahalı olması etkenleri vardı. Bir anda değişim hiç de düşündüğüm gibi olmadı. Başarısızdım. Yapamıyordum. Dünyayı kirletmek, tüketmek istemiyordum ama bunun alternatifleri ne yazık ki kolay değildi.
Çevre mühendisi bir arkadaşımla bu "sıfır atık", "paralı poşet" gibi uygulamaları konuşuyorduk. Almanya seyahatimde gördüğüm "paralı poşet" ve "geri dönüşüm kutuları" beni etkilemişti. Keşke Türkiye'de de bunlar uygulansa diyordum. "Ne kadar cahiliz, geri kaldık." diyordum.
Lakin çevre mühendisi arkadaşım öyle düşünmüyordu. "Biz ne kadar poşet kullanmasak da her şeye dikkat etsek de, endüstri tesisleri sulara akıttığı kimyasallarla, havaya saldığı gazlar ile dünyayı öyle bir kirletiyor ki, onlar buna son vermeden bizim yaptığımız her şey sonuçsuz kalıyor." demişti. Onu o kadar saçma bulmuştum ki. Kavga edecektik neredeyse. "En azından herkes kendi yapabildiğini yapabilir." diyordum.
En çarpıcı söyleyeceğim şey ise şuan bu fikre katıldığımdır. Evet, "Endüstri tesisleri, fabrikalar kendilerini düzeltmedikçe bizim yaptığımız her şey yetersiz kalacaktır.". Eğer bu konuyu gerçekten kafaya takıyorsak, fabrikalarla, HES lerle mücadele etmeliyiz.
Tabiki erdemli bir insan olmaya dikkat ederek ve sorumluluk duygusuyla elimden gelen her şeyi yapıyorum. Ama benim yaptığım şey ile ne yazık ki dünya kurtulmayacak. Keşke kurtulsaydı.
"Sıfır atık" konusunda ise; bir insanın hayatında üzerine bu kadar yük yüklenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Biz "sıfır atık" diyerek, çöpümüzü azaltacağız diye göbeğimiz çatlıyor, ki bir süre sonra sonuçsuz kalıyoruz. -Çünkü çok yorucu.-
Vicdanen rahatlamak için yapılabilir ama bir sonuca ulaşmayacak. Maalesef araştırmalarım beni bu sonuca götürdü. Dünyanın sonuna da yaklaştığımızı düşünüyorum. Bir 1000 yıl daha olmayacak maalesef. Her konuda umutlu olan ben bu konuda umutsuzum..
Yine de biz elimizden geleni yapalım. Sorumluluk alan ve erdemli bireyler olalım. Araba kullanımını azaltalım. Arabalarımızın motorlarını düzenli olarak temizletelim. Daha çok yürüyelim, bisiklet kullanalım. Yağlarımızı atık depolarına gönderelim. İsraf etmeyelim. Yanımızda alışveriş çantalarımızı taşıyalım. Denizlere çöp atmayalım. Genel olarak çöplerimizi yere atmayalım.
Bu konuda fikrimi değiştirecek arkadaşlar varsa, yazınızı yorum olarak paylaşın lütfen. Ağaç Ev'de haftaya görüşmek üzere...
Edischar.