Herkese içten bir merhaba,
3.trimester la beraber gelen gece uyuyamama sorunuyla başbaşayım. Zorlukla gözlerimi kapadığım gecenin 4'ünde yine uyandım ve bir daha da uykuya dalamadım. Yine de sabah namazını kılmak için bir bahane oldu.
Namazdan sonra çareyi telefonu kurcalayıp bir şekilde uykumun gelmesini beklemekte aradım. Lakin uykuya dalışımın 10 dakika sonrasında alarmım çaldı ve uyanıp eşime, iş yeri için öğle yemeğini hazırlama vaktiydi. Kalkıp işimi hallettim. Eşimi işe uğurladıktan sonra bir iki saat kestirebildim şükür. Şimdi elime kahvemi aldım ve montessori hakkında konuşmak için hazırım.
Türkiye'deyken bir sene ilkokul montessori eğitimine katılıp , sertifikamı almıştım. Amerika'ya gelince de bir devlet okulunda montessori öğretmen asistanı olarak işe başladım. Yanılmıyorsam bu süreç en fazla 3 ay sürebildi. Çünkü işe başlar başlamaz hamile kalmıştım. Mide bulantıları ve uyuklama hali o kadar fazlaydı ki, bu yükü 40 çocukla beraber kaldıramazdım.
Şimdilerde kızım için montessori yenidoğan odası hazırlıyorum. Yardım aldığım kaynaklardan biri "the montessori baby" kitabı. Henüz Türkçe çevirisine rastlamadım. Lakin aslında ilk kitapları olan "the montessori toddler"ın Türkçe çevirisi kitabevlerinde mevcut.
Sırası geldikçe odaya yaptığım yenilikleri paylaşmayı düşünüyorum. Buna ilk olarak yer yatağından başlamayı tercih ettim.
Nedir bu yer yatağı?
Bebekler beşikte yatmıyor muydu? Nerden çıktı şimdi bebekleri yer yatağında yatırmak ?
Ebeveyn olmak bu günlerde araştırmacı ve yenilikçi olmayı gerektiriyor. Günümüzde araştırmalar o kadar çok çocuklara odaklandı ki, eski eğitim görüşleri birer birer yıkılıyor ve aksi tezler savunuluyor.
Montessorinin ana teması olan çocuğa uygun ve özgür alan tanımak kavramından yola çıkıyor montessori yer yatağı. Bebek uyandığı zaman yataktan inebilsin ve odayı keşfedebilsin istiyoruz. Tabiki bebek odasının tamamen ona göre dizayn edilmiş olması gerekiyor. Elektrik kabloları, perdeler, düşme tehlikesi olan objeler odada düzenlemeye tabii tutulması gerekiyor.
Bebek uyandığı zaman istediği kadar kendi ile vakit geçirebiliyor, yataktan inip emekleyebiliyor, yuvarlanabiliyor. Ne zaman annesine ihtiyacı olduğuna kendisi karar veriyor. Ana temada, bebeğe hareket etme özgürlüğü tanınıyor. Her bireyin sahip olması gerektiği gibi.
Eski ekolde bebekler parmaklıklı beşiklere yatırılır, bebek uyanır, ağlar ve annesi gidip bebeği yataktan indirir. Bu da bebeği anneye bağımlı, zorunlu kılar. Bu ekolde, bebeğe bir özgürlük alanı sunulmaz. Bebek sürekli annenin kotrolündedir, bebeğin odasını, çevresini keşfetmesine olanak tanılmaz. Bir diğer husus ise, beşikteki korkuluklar, bir hapishane hissi veriyor. Kim böyle bir yerde uyanmak ister ki ? Bir de canın istediğinde çıkamıyorsun. Birinin gelip seni kurtarması gerek her seferinde. Eğer biz bunu yaşamak istemiyorsak neden küçücük bebeğe bunu yaşatmayı hak görüyoruz.
Amerika doktorlar derneği bebeğin ilk 6 veya 12 ay boyunca ebeveynleri ile aynı odada yatması gerektiğini söylüyor. Bunu göze alarak ilk başta geceleri kızımı yanıma alacağım yan yatakta yatırmayı planlıyorum. Gündüz uykularını ise, odasındaki yer yatağında yapmasını istiyorum. Aynı zamanda yer yatağı bana da kızımla beraber yatabilme imkanı sağlıyor. Bu en büyük nimet bence.
Çevremden aldığım bilgiye göre, bebeğin bizim yatak odasındaki yatağımıza alışmaması gerekiyor. Yoksa kendi yatağına alışma süreci zor oluyormuş. Bu yüzden kendine ait olan bir yatakta yatması ama bize yakın olması şimdilik en iyi seçenek. Umarım işler istediğim gibi yürür.
Kızımın odasına aynı zamanda keşfedebilmesi için bir montessori rafı yerleştirdim. Şimdilik içinde yeni doğanlara uygun materyaller yer alıyor. Kendisi uyandığı zaman gidip oradaki oyuncakları, materyalleri keşfedecek ve çevresini tanımaya başlayacak.
Montessori rafı ile ilgili yazıları önümüzdeki günlerde paylaşacağım.
Sevgiyle,
Edischar.