16 Ağustos 2019 Cuma

Erika Anjelik


Hi Darling!

Allaam nasıl bir yazma isteği. Nasıl bir kıpırtı. Nasıl kelebekler içimde, yine bir o yana bir bu yana uçuşuyor. Sanki aşık olmuşum gibi bir sancı. Yazsam da dökülse, sayfalara taşsa.

Perşembe günlerim haftanın en yoğun günü. Sadece haftada bir günümü manevi ritüele ayırıyorum. Kendime göre bir haritam var. Belki yemek yapıp dağıtmak, belki manevi ziyaretler. Bu beni çok güzel besliyor. Haftanın geri kalan günleri için şarj ediyor.

Bugün ise her şey en normaline döndü. Ev arkadaşımla ev kurallarımız var. Her sabah 9'da uyanırız, beraber kahvaltımızı ederiz. Ev işlerini dönüşümlü yaparız ama her gün! O kahvaltı hazırlar ben ise akşam yemeği yaparım. Şimdilik böyle.

Kahvaltıdan sonra epey yayıldık. Çay faslı, kahve faslı sohbet muhabbet derken yine içimde bir dürtü. "Kalk hadi kalk, pazara git. İşlerini hallet.".
Öncelikle eve internet bağlatmaya gittim. Ve sonunda! Gerçekten. 2 yıldır internetsiz evde yaşıyorum. Gözümü kararttım gittim bağlattım. Bu hafta içinde gelecekler diye umuyorum. Ergenler gibi başından kalkmam herhalde ilk günler. Bakalım sınırı aşarsam ona da bir plan program hallederiz.
Hayatım resmen şu görseldeki gibi olsun istiyorum.


İyiden iyiye düzen manyağı oldum. 

Yarın öbür gün evlensem evim jilet gibi olur herhalde. Nineden, anneanneden aktarılan bir gen bence bu. Çünkü hiç böyle değildim. Ne olduysa büyüme hissiyle beraber geldi.

Eh işte pazara gittim. Pazara gitmeden önce dambıl falan çalışmam lazım. Bu kadar yük kollarıma eziyet. Doldur babam doldur. Neyse işte, bamya, börülce, köy domatesi, patates, biraz da meyve aldım.

-Amca, bamya ne kadar?
+30 lira. Çok güzel, bak az önce 3 kilo sattım.
-Kilosu mu 30 lira???? Ne yaptın yav. Yok alamam.
+Az önce Kuveyt'e 3 kilo gönderdim bak. Hadi kızıma 25 ten yapayım. Ne kadar alacaksın?
-Yarım kilo işte.
+Ben de 3 kilo alcan sandım, boşver o zaman.

Amca tamam Kuveyt'e sattın 3 kilo bamya eder sana 90 lira , ama ben Kuveytli değilim. Halis mulis Anadolu insanıyım. Bir bamyaya o kadar para veremem. Gittim ucuzundan aldım. Oh mis gibi pişir pişir ye. 30 liralık bamyayı yerken boğazımdan gitmez benim. Koklarım sadece, bitmesin diye.



Bir takım pazar görselleri.


Dün İngilizcemi geliştirmek için çok güzel bir uygulama öğrendim, blogger arkadaşlardan. Açelya'ya teşekkür ediyorum beni bu uygulamayla tanıştırdığı için. Uygulamanın ismi Voscreen. İngilizce videolar çıkıyor karşınıza, diyalogu anlayıp Türkçe karşılığını işaretliyorsunuz. Çok hoşuma gitti. Ama internetten yediğini bilmiyordum. Hunharca video izledim, en sonunda da baya pişmanlık yaşadım. Neyse olsundu. İnternetim gelince kesinlikle kullanacağım.
Uygulama sahipleri hadi iyisiniz, bedava reklam. ;)

Bu yazıyı burada kapatıyorum, yeni konuya geçiyorum.Bir sonraki yayında.

Edischar.

18 yorum:

  1. harika bir yazı keyifle okudum :)
    ben de hiç temizliği falan sevmem ama ne olduysa üniveristeye geçince oldu ha bir de annemde fıtık çıkınca işleri artık fazla yapamayınca. mecbur bana düştü işler. yapmak zorunda olduğunu anlayınca mis gibi yapıyorsun. zaten evin tüm ütüsü de 2 yıldır bendeydi.
    ev işleri zor cidden :)
    hayat da pahalı pazarlar marketler tıka basa dolu ama çok pahalı.
    ingilizceyi geliştirmek lazım ya. ama hiç istek yok içimde. hiç sevemiyorum dil öğrenmeyi nolcak böyle bilmiyorum.
    sana kolay gelsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ev hanımlığı çalışmaktan zormuş, net. Anladım anacığımı ben de. Teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Yakında İngilizce bloga döncek burası hadi bakalım :) İçindeki kelebekler bir yere ayrılmasın, sen yaz biz okuyalım her gün..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geldikçe yazıyorum işte.. Taha ya senin yerin ayrı valla sen ki ilk yorum yapanım, beni gaza getiren blogger arkadaşım. (:

      Sil
  3. Fotoğraftaki düzeni görünce içim bir hoş oldu resmen. Düzen manyağı olduğumu bir kez daha kanıtlamış oldum kendime :) Voscreen özellikle ilk başlarda kendine bağımlı yapıyor, neyse ki faydası oldukça büyük ama giden internet de üzmüyor değil :) Blogunu okudukça keyifleniyorum sanki karşılıklı konuşuyormuş gibi çok iyi hissettiriyor; iyi ki bu blogu açmışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acelyacım 8 GB falan internet yemişim yani az buz değil. Yerden yere vurdum kendimi, belli etmiyorum.. iyi ki sizin gibi tatlı bloggerlar tanıyorum ;)

      Sil
  4. ha haa hayat güzeeel, ev arkadaşının gelmesi de iyi olmuuuş :)

    YanıtlaSil
  5. yds cepte var onu da indirebilirsin. kelime çalışmak için :)

    YanıtlaSil
  6. Ah o kelebekleri severim ben :))) ne iyi, inşallah internetin bir an önce bağlanır da yazılara boğarsın buraları :)) Çok sevindim adına.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Momentos.. kıpır kıpır heyecanlar ne güzel dimi :)

      Sil
    2. Güzel olmaz mı? Canlılık kattın valla, cümlelerin, görsellerin ve bloğunun teması hepsi bütünlük içinde :)) <3

      Sil
    3. Çok utandım , teşekkür ederim Momentos :)

      Sil
  7. Daha önce de yazdım ama kesinlikle kendi çektiğin görselleri kullanmaya devam etmelisin. Ayrıca şu yazma isteğinden ufacık da olsa bana gönderir misin? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani söyleyecek şeylerim var diyelim, ya da zaten konuşmayı seviyorum. Ama yazmak konuşmaktan daha iyi anlatmama vesile oluyor .. birine içini döküyormuşsun, düşüncelerini somutlaştırıyorsun gibi.

      Sil
    2. Gerçekten severek okuyorum yazdıklarını. Bir şeyler anlatmaya çalışmak, anlatmak istemek çok güzel gerçekten ben şu sıralar gerçekten büyük bir bunalıma girdiğimden bana gönderir misin dedim ama başkalarının beni dürtmesiyle de geçecek gibi değil :''''(

      Sil
    3. Sana bir önerim var , tek tek şükürde olacağın şeyleri deftere yaz ve sık sık hatırla olur mu ? Ve de her aynaya baktığında kendine gülümse :)

      Sil