31 Ağustos 2019 Cumartesi

Saygı Üzerine


Resmi olarak yazın son günündeyiz.
Yarın "sonbahar"a giriyoruz. Bakalım ne zaman gerçekten de sonbahar gelecek. Evet, evet şu yaprakların dökülmesi, yağmurun yağması ve ipli botlarımızdan bahsediyorum.

Eylül, Ekim, Kasım hepsi birbirinden güzel olacak yine.

Koskoca bir Ağustos daha geçti. Yaz geride kalıyor. Son 3 senedir yaz tatili yapmıyorum aslında. Bir yere tatile gitmiyorum yani. Deniz, kum, güneş falan yok. Çadır ve sert zemin de yok. Öyle geçiyor işte bir şekilde. "Böyle de oluyormuş demekki" dedim. İlla yaz tatilinde bir yere gitmek gerekmiyor. Anneanne ziyareti belki. Tabi isterdim, belki ileride.

Aslında bugün biraz da gerginim. Evden koşarak uzaklaştım. Kahvaltı bile yapmadan. Bir de kahvaltı sofrası eleştirilerini kaldıramayacaktım. Problem tabiki "ablam". Sürekli beni eleştiriyor ama sürekli. Söylediğim bütün lafları ağzıma tıkıyor. Tamamiyle yanlışım ona göre. Çok daha iyi biri haline getirmeye çalışıyor beni anlıyorum. Lakin bırakmıyor ki şu deneyimleri kendim elde edeyim. Kendi kusurlarını görmeyip sürekli benim kusurlarımı arıyor, yüzüme çarpıyor. Hem de insanların içinde. Ayrım yok. Ona göre terbiyesizim tabi. Çünkü kendi fikrimi söylenmeye yelteniyorum. Edepsizim onun için. Ama kendisine "Edebi öğreneceğim bir model olsa öğrenirim." desem çığlıklar atar yüzüme.

Ablalık böyle bir şey olmamalı. Daha çok sevgisini hissetmeliyim. Yanlış olduğumu, sürekli yetersiz olduğumu değil. Her şeyin bir stili var. İyiliğini istediğin insanları da güzel bir şekilde yönlendirebilirsin. Bam bam suratına vura vura kazıya kazıya değil. Ne oldu şimdi? Yanında durmak istemedim, kaçtım. Muhtemelen kaçmaya devam edeceğim.

O kadar negatif olduklarını keşfediyorum ki çevremdeki bir iki insanın. Bana bulaşmasınlar diye kaçıyorum yanlarından. Ama ne yapıp edip aklıma kazınmayı başarıyorlar. Sözleriyle, davranışlarıyla. Sabrediyorum. Ne de olsa terk edemem onları. Seviyorum, sevmiyor değilim. Sadece biraz daha saygı ve anlayış bekliyorum. Herkes gibi. Her birey gibi.

Benim de kendime ait bir alanım, sınırlarım var. Saygı bekliyorum.

Söylemiyorum yaptıklarımı. Yazdığımı söylemiyorum. Hikayeler, şiirler yazdığımı söylemiyorum artık. Burası benim dünyam oldu. Girmelerine izin vermiyorum. Kapıları kapatıyorum sık sık artık. İzin verdiğim ölçüde iletişime girebiliyorlar benimle.

Anlamazsınız çünkü.

Kendimi de eleştiriyorum. Doğru söylüyor diyorum. Değiştirmem gereken şeyler var. Yalan değil. Ama bunu kayaya çarpar gibi öğrenmek istemiyorum ben.

"SEN KENDİNE BAK, BENİ BİR SAL!!" demek istiyorum. Yakama yapışıyor gibi. Dün gece bile rüyamda ablamla kavga ettim.

Bir iş teklifi vardı rüyamda, kabul etmedim. Sordu ablam, "İş ne oldu?". "Ben kabul etmedim." diyebildim. "Nankör" dedi. "Senin karşına fırsat çıkarıyor Allah, sen kabul etmiyorsun.".

İşte aynen böyle. Sebeplerimi dinlemeden, yargı, etiket ve yaftalama. Hemen nankörüm, yargıya varıldı.

Ondan sonrası da rüyamda bile gerilim. Uyanınca yüzünü görmek istemiyorum tabi. Çıktım evden.

Belki haklısın, belki kesinlikle doğru söylüyorsun. Ama ben senden 8 yaş küçüğüm. Sen de bu yaştaydın. Hiçbir şeyin farkında bile değildin. Avare avare geziyordun. Şimdi beni mahvediyorsun. Benden başka şeyler bekliyorsun.

Üzgünüm. Yüzüne söyleyemediğim için buralara kadar yazıyorum.

Seni seviyorum ama lütfen beni eleştirme. Bana saygılı ol.

19 yorum:

  1. Hayatımızda ablamız ya da başka birileri ne yazık ki kendi kalıplarına göre yaşamamız için bize her türlü şeyi söyler. Belki onlara yaptıkları normal geliyor, bizim iyiliğimiz için yapıyorlar ama unutuyorlar ki her bireyin hayatı var ve istediğini yapmak, seçmekte özgür. Yazının başlığı saygı ama bir müddet sonra böyle sıkıştırılmış ve zorla kurulmuş bir düzeni yaratan kişilere ne denli saygılı olabileceğimizi de düşünmeliler. Yazında bir yerde sevgisini hissetmeliyim yazmışsın o halde hepimizin hayatında sevgisini bolca hissettiğimiz bizim için iyinin ne olduğu bilse dahi bize saygı duyan birileri olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım gonca, umarım biz de onlara benzemeyiz..

      Sil
  2. Oldum olası en sevmediğim şey eleştirilmek. Yapıcı eleştiriden bahsetmiyorum tabi ki. Kaş yapayım derken göz çıkaran böyle herkesin içinde, ulu orta, hatalı olan bir şeyi düzeltmek yerine sadece olmuş bitmiş bir şeyi yermek için yapılan eleştiriden bahsediyorum. Kendimi sevilmiyormuş, kabul edilmiyormuş, sürekli uzağa itiliyormuş gibi hissediyorum bu şekilde eleştirildiğim zaman. İşin en acısı da ben bunu sevdiklerime anlatıyorum. Beni bu tonda, bu ayarda, bu şekilde, hele ki olay anında eleştirmeyin, olay soğuyunca beni bir kenarda birebir tatlı dille anlatarak, doğrusunu göstererek, bir dahaki sefere böyle yaparsan daha iyi olur diyerek uyarın diye. Ama nafile! Sonra onlar sözüm ona hatalarımı gösterince saldırıya uğramış gibi hissedip kendimi savunmak için karşı atağa geçiyorum ve işler çığrından çıkıyor. Off kusura bakma, çok yazdım ama senin yaran benim yarama denk geldi :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet onlar istediğini söyleyecek ama biz savunmayacağız sakın ha ! :D

      Sil
  3. Benim de bir abim var ve bu durumu anlayabiliyorum :'D Abimle birçok konuda zıt düşeriz en ufak konuda bile tartışmaya başlayabiliyoruz ama günün sonunda önemli olan yazının başlığındaki ''saygı'' tabi.Bir noktada herkesin kendi hayatı ve kararları,eleştirileri kişisel algılamamaya çalış bence,ben değil durum eleştiriliyor de örneğin bizzat sana laf edilse bile,kendinden emin olduğun konularda sınır çizince insan umursamamaya başlıyor zaten :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kişiselleştirmemek en doğrusu olabilir :) teşekkürler güzel tavsiyelerin için

      Sil
  4. İç dünyanız dalgalı deniz gibi. Ablanızla aranızda kişisel rekabet var sanki. Fakat bu rekabet ortamını da ablanız yaratıyor gibi bir görüntü var. Ablanız ile aranızdaki yaş farkı az mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İç dünyam fırtına yahu ne dalgalı denizi :) evet rekabet ver, onun üstünlüğünü kabul etmemi bekliyor

      Sil
  5. Bende bazen kendimi dışarı atıyorum kendi can parçalarıma kızıyorum ve benimde hatalarım var biliyorum ama sabrımı zorluyorlar sonrada affediyorum böyle ömür tüketiyoruz işte.. Allah sabrı cemil versin cümlemize amiiiin :)

    YanıtlaSil
  6. Amin.. yapabilirim insAllah, hedefim o

    YanıtlaSil
  7. olsun yaaa gidersin ki tatile olur öyle bazen gidemeyiz bir süre. bak ne diceem ablanı da dinleme başkalarını da, hehe de geç, duy ama dinleme :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En güzeli hehe deyip geçiştirmek ya kafa rahat cidden :D

      Sil
  8. Teşekkür ederim İlkay, umarım bu gerginlikler geçer :)

    YanıtlaSil
  9. Başlık çok doğru olmuş, her şey saygıyla başlıyor. Büyük veya küçük önce yapılanlara saygı duyup ardından yapıcı eleştirilerle birbirimize katkıda bulunmalıyız diye düşündüm. Ama bu olay sonuçta kanından canından biri ablanla geçmiş, o yüzden en kısa sürede istediğin hale döner inşallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabiki onu çok seviyorum ve sözlerine değer veriyorum, oturup düşünüyorum tek istediğim bunu biraz daha kibarca yapmasıydı..

      Sil
  10. Birkaç sene önce ben de bu durumu çok kafama takıyordum.Artık takmıyorum.Bir taktik buldum ne derlerse desinler "tamam,hıhı,evet,okey" deyip geçiyorum.Sende bu taktiği uygulamalısın. :)

    YanıtlaSil